Tagler ‘depresyon’

Antivirüs Zihinler İçin İzlememiz Gereken 14 İlke

< ?php the_time(d); ?>< ?php the_time(M); ?>

ANTİVİRÜS ZİHİNLER İÇİN İZLEMEMİZ GEREKEN 14 İLKE HUMANITE PSIKIYATRI TIP MERKEZI
2019 yılında başlayan ve tüm dünyayı etkileyen Corana Virüs salgını hepimizi ruhsal açıdan etkiledi. Bu salgınla gündelik alışkanlıklarımız, iş akışımız, sosyal temaslarımız önemli ölçüde değişti. Bunun doğal sonucu olarak yaşadığımız ruhsal krizi doğru algılama ve doğru başetmek için dikkat etmemiz gerekenler:

  1. Yaşamsal tehdidin ve belirsizliğin olduğu bu süreçte kaygı hissetmek çok doğal ve önlem almak açısından faydalıdır; fakat panik yapmak sağlıksızdır.
  2. Tehdit hissettiğimizde zihnimizin tehlikeye karşı savaş kaç tepkisi vermesi olağan bir reflekstir. Bu refleks sebebiyle mantığımızı devreye sokamamak panikle hata yapmamıza neden olabilir. İşlevsel olmayan önemler ve davranışlar durumu daha da kötüleştirir.
  3. Bu konuda önce gerçek bilgiyi öğrenmeliyiz ve bu bilgiyi duygularla ve dürtülerimizle değil aklımızla yorumlamalıyız.
  4. Gerçeği reddetmemeliyiz; fakat felaketleştirme de yapmamalıyız.
  5. Sosyal medyada maruz kaldığımız bilgileri iyi seçmeliyiz. Doğruluğu teyit edilmemiş bilgilerden uzak durmalıyız. Yetkili devlet kurumları ve uzmanların verdiği bilgileri dikkate almalıyız.
  6. Güncel haberler takip edilmeli; ama sürekli haber akışı endişeyi arttırabilir. Gün içerisinde belirli zamanlarda haberi takip etmeliyiz.
  7. Unutmayın ki her aklımızdan geçen düşünce gerçek değildir. Aşırı genelleme yapma, felaketleştirme, olumsuz veriyi seçici algılama, hatalı falcılık yapmak gibi çeşitli düşünce hatalarından uzak durmalıyız. Düşünce ile gerçeği ayırt etmeliyiz.
  8. Virüs gerçeğini kabul etmeli , bunu görmezden gelmemeliyiz. Bu süreçte aşırı kaderci kabulleniş işlevsel değildir.
  9. Korku, panik, ruhsal çöküntü, çaresizlik ve umutsuzluk bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Bu yüzden ruhsal direncinizi korumalıyız.
  10. Evde kaldığımız süreçte düzenli uyku, beslenme ve egzersiz programlarını izlemeliyiz. Sigara, alkol, madde kötüye kullanımından uzak durmalıyız. Duygusal yeme davranışından kaçınmalıyız.
  11. Virüsün eşittir ölüm değildir; içinde bulunduğumuz durumda çareler vardır. Bilime güvenmeliyiz.
  12. Sosyal izolasyonda yalnız kalabiliriz; fakat yalnız hissetmemeliyiz. Günümüz teknoloji dünyasında sosyal destek sistemlerimizi kullanmalı, sevdiklerimizle bağlantımızı sürdürmeliyiz. İhtiyaç halinde online psikososyal destek olanaklarını kullanabiliriz.
  13. Sosyal tecrit ruhumuzu ve zihnimizi tecrit etmek değildir. Bu sürecin yeni alışkanlıklar, öğrenmeler, beceriler edinmek için fırsat olduğunu unutmamalıyız.
  14. Bu virüsün sosyal yansıması olarak kendimizi koruduğumuzda başkalarını koruyabiliyor; aynı şekilde diğerlerini koruduğumuzda kendimizi koruyabiliyoruz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz ilkesini edinmeliyiz.

Zihniniz ve ruhunuzu virüse değil, bilime ve sevgiye teslim edin.

Gebelikte kanser tanısı

< ?php the_time(d); ?>< ?php the_time(M); ?>

Gebelik bir kadının hayatında en mutlu dönemlerden biri olarak kabul edilir, ancak bu mutlu dönem bazi kişilerin hayatında kanser teşhisiyle beraber bir kabusa  dönüşür.

Son yıllarda gebelik sırasında görülen kanser teşhislerinde artış görülmektedir. İstatistiklere göre gebelik sırasında kanser görülme olasılığı 1000 gebelikten 1'de kanser teşhisidir. Gebelik sırasında  malign melanoma, lösemi, malign lenfoma, meme, yumurtalık, tiroid ve bağırsak kanserleri görülür.

Gebelik sırasında teşhis edilen kanser, hasta, eş ve yakınlar içinde büyük bir üzüntüyü ve beraberinde bir çok soruyu da gündeme getirir:

Teşhise rağmen gebeliğimi sonuna kadar sürdürebilecek miyim? Yoksa mecburi olarak gebeliğim sonlandırılacak mı?
Gebeliğim kanser tedavilerine engel olur mu?
Tedaviler ve hastalık doğacak çocuğu etkiler mi?
Gebelik ve kanser arasında bir bağlantı var mı?
Diğer kanser hastaları gibi tedavi edilebilecek miyim?
Tedavileri zamanında alamamam hastalığın ilerlemesine neden olur mu?
Doğumdan sonra çocukla nasıl ilgileneceğim?

Bu özel dönemde kanser teşhisinin koyulması ümitsizlik, çaresizlik, suçluluk duygusu, ölüm korkusu gibi duyguların yoğun olarak hissedilmesiyle beraber annelik sevinci, yeni aileye katılacak  bebeğin heyecanı, anneliğin gereklerini yerine getirip getiremeyeceğinin endişesi, duygulanımlar açısından ikilemlerin çok sık yaşanılmasına neden olur.

Sınırlı sayıda yapılan klinik çalışmalara göre gebelik sırasında kanser teşhisi koyulan kadınlarda diğer kanser popülasyonuna kıyasla 2 kat daha fazla depresyon tespit edilmiştir.  Depresif durum, suçluluk, üzüntü  ve ümitsizlik durumunu tetikleyen endişeli düşünceler çoğunlukla: gebeliğin normal süreç içerisinde sürüp sürdürülemeyeceği, gebelikten sonra süt verememenin çocukta yaratabileceği eksiklikler, hastalığın ileriki yıllarda çocukta çıkıp çıkmayacağına ait düşüncelerden kaynaklanır. Normal gebelik sırasında yaşanan üzüntülerin, anne-çocuk bağını etkilediği bilinmektedir, kanser deneyimi geçiren annelerin hem annelik duyguları hemde annelik görevlerine yaklaşımları hastalık geçirmemiş annelere oranla eksik – negatif yaşandığı tespit edilmiştir. Kemoterapiye bağlı olarak süt vermenin imkansızlaştığı düşüncesi annelik görevlerini yapamamanın getirdiği suçluluk duyguları, gebelik sonrasında ameliyat olma olasılığı ve/veya hastalığın tekrarlaması hastayı sürekli endişe  ve negatif düşünceler içerisinde olmasına neden olur.

Gebelik sırasında kanser teşhisi koyulan kadınların gebelik ve tedaviler süresince mutlaka psikolojik destek almaları gereklidir.

 


 

Kanserden sonra çalışma hayatına geri dönüş

< ?php the_time(d); ?>< ?php the_time(M); ?>

Psikoonkoloji alanında yapılan klinik çalışmalarda kanser tedavileri sırasında çalışma hayatlarına devam eden kişilerin, hastalıksız kişiler kadar üretken olabildikleri tespit edilmiştir. Tedavileri ve fiziki durumları müsait olan hastaların tedavi sırasında iş hayatlarına devam edebilmeleri hastalığın yaratabileceği “yaşam kesintisine” olanak vermez.

Kanser tedavilerini bitiren ve hastalık öncesinde çalışma hayatında aktif olan 10 hastadan 8'i tedavilerin bitiminde çalışma hayatına geri dönmeyi planlamaktadır.  Bu geri dönüş, hayatta yeni bir sayfanın açılması, hastalığın geride bırakılması, istekli bir eylem olmasına rağmen bazıları için beklenilen özellikte değildir. Sağlık durumunun imkan vermesi durumunda tedaviler sırasında veya sonunda çalışma hayatına başlama kişinin kendine güvenini arttıracaği gibi, hastalık öncesi kimliği ve yaşam seviyesini devam ettirme açısından yapılan büyük bir gayrettir.

(daha&helliip;)

Kanser çiftler arası ilişkiyi bozar mı?

< ?php the_time(d); ?>< ?php the_time(M); ?>

Kanser ve diğer kronik hastalıklar hastanın olduğu kadar aile bireyleri ve bireylerle olan ilişkileride etkiler. Bir çok çalışma sonucuna göre hasta eşlerinin hastayla aynı oranda üzüntü ve endişe yaşadıkları tespit edildiği gibi; hasta ve eşler tarafından hissedilen üzüntünün birbiriyle bağlantılı olduğu bulunmuştur. Yani eşlerden birinin duygusal reaksiyon vermesi diğer eşinde aynı reaksiyonu vermesine  neden olmaktadır.

Eşlerden birine kanser teşhisinin koyulmasını takiben diğer eşin 20-30% oranında psikolojik dalgalanmalar ve mizaç değişiklikleri yaşadığı tespit edilmiştir. Tanıyı takip eden 3 sene sonra eşler üzerinde yapılan kontrollerde meme kanserli kadınların eşlerinin hastalardan daha yüksek seviyede endişe ve depresyon yaşadıkları bulgulanmıştır ( Baider, Ever- Hadani,Goldzweig 2003; Foy&Rose 2001; Langer, Abrams &Syrjala, 2003).

(daha&helliip;)

Depresyonda olan kişiyle yaşamak

< ?php the_time(d); ?>< ?php the_time(M); ?>

Yakın çevrenizden bir kişinin depresyonda olması durumunda sıklıkla kendinize hasta olan kişiye nasıl yardım edebileceğinizi sorarsınız. Depresyon tedavisinde, hastayı aile ve yakınlarının cesaretlendirmesi ve desteği pozitif bir rol oynar. Ancak destek veren kişininde kendini ihmal etmemesi gerekir. Depresyon tanısı konan kişinin yakın çevreside hastanın etkilendiği kadar hastalıktan etkilenir. Yakınlarınızdan bir kişiye depresyon tanısı konulduysa, kendi sağlığınızın ve moralinizinde sağlam olması gerekir. Eğer kendinizi büyük bir yükün altında ezilmiş gibi baskı altında ve yardım edebilecek kadar cesaretli hissetmiyorsanız, hastaya yardım etmeniz oldukça zor olacaktır. (daha&helliip;)



Pelin Erbil Sitesi içeriğinden izinsiz makale paylaşımı yapılmaması rica olunur.